Çarşamba, Aralık 01, 2010

One of those days down...

23 dakika içinde çıkmam lazım. diş fırçalanacak, saç taranacak, çanta kontrol edilecek, ev kontrol edilecek, çorap bulunup giyilecek.. bu arada vakit bulup bunları yazsam..

Hamlet çok aydınlıkta kaldığını söyler, 'Too much in the sun'.. well, me, too! I need the moon. Karşıma hayalet çıkarsa da korkmayacağıma söz veriyorum! Time to embace all creatures, right? Because actually, i quite feel like some unspecified creature myself!

BU böcek tekrar düz dönüp yoluna devam etmeyi başarırsa, yazacak. Ama dönemezse..
Olur böyle şeyler. Kabuğunun üstünde kayar.. Eğim lazım buna da. Ya da halim selim, 'gentle' bir el, ona dönmesine yardım etmeyi teklif eder. Ama o zaman böcek der ki, 'yok, henüz dönmek istemiyorum, baş aşağı olunca dünya daha anlamlı görünüyor.. Denemek ister misin sen de?' O efendi kişi de, 'Hmm.. emin değilim. Ama çevrilmek istersen, buradayım, haber ver' desin lütfen.
Böyle olsun.
Ters dönmüş böceklerin sonu böyle mutlu olsun!
Tüm ters dönen kabuklu böceklere ithaf edilir.. İçimiz yumuşacıktır bizim!
Duyurulur!!

2 yorum:

  1. yazması zordu ama evet, okuması güzel:) yazarken sanki bir mahremiyeti deliyormuş gibi hissediyorum bazen. sanki insanın zor, yıkıcı duyguları, fırtınaları hep saklanmalı, gün ışığına bürünmemeli gibi. engeller, düşünme yasakları koymuşum kendime. sonra bu duyguları da sansürlüyüveriyor insan- hiç gitmiyor kıyılarına.. sonra o kıyıları da unutuveriyor. bunu fark ettim..

    YanıtlaSil