Cuma, Aralık 10, 2010

ne yazsam ne yazsam..

Yazacak fazla bir şey yok derim ama, birazdan bir tren dolusu konu belirecek, hiç şüphem yok!
Önce, yeni beslenme düzenimden bahsedeyim.

Ben kilolu bir insan değilim. Muhtemelen sadece ortaokulda gürbüz dönemlerim olmuştur. sonra balıketi dönemlerim.. sonra çalışmaya başlayınca küçüldüm tabi.. yıllar sonra doğumun ardından zayıfladım resmen. şu an normal durumdayım.. BMI hesaplarım 20-21 arası. fakat yaşla beraber değişik yeme arzuları, acıkmadan yiyip durmalar, ikramlara ne olursa olsun (eskiden 'ya yesem mi, ben buna pek de bayılmam hani' derdim) balıklama atlamalar, ay keyfini çıkarayım şu sabahın deyip ekmek üstüne ekmekler ve bir de yeni hasıl olan şu tereyağ aşkı! Kesin Fransız filmlerinden.. Ama tabi ki her kültürel olguyu fetiş haline sokan Amerikan yapımları bu filmler! Şu merak saldığım "food blogları".. halbuki ben genelde her tür bedensel faaliyeti ikincil merak alanım olarak bilirim! Nerden çıktıysa bütün bunlar şimdi??

Sonra, hareket azlığı.
Derken yavaş yavaş 38 bedenin üst sınırına yaklaşmalar.. "Bana ne, aldırmıyorum" diyen diretmeler, kendinle inatlaşmalar, 'bu imgeler yüzyılımızın şuuraltı modelleri, aş bunu" diyen ve kendini sinir eden ukala etellektüel tavırlar.. Ama dobişleşiyorsun işte! Bu acaip akılları sağlıklı ve normal kilonda da üretebilirsin, ama kilo bir alındı mı, gel de ver! Hem niye hayatını bu acaip entel fikirlerin arenası haline sokasın ki? Evet, işte ben bunu yapabiliyorum. Sonra kendi kendime ne ettiğimi fark ettiğimde de pes diyorum.. İçimdeki cadıya pes! Ben yokken bana neler yapmış!

Bu cadı, böyle böyle aklı evvel diretmeleri ile midemi de hasta etti benim. Reflüm var şimdi! Gerçi bu diyetimden beri hiç belirtisi bile kalmadı, çok rahataım, Mehtap Hanım sağolsun. Çünkü tam da "ben bundan sonra ne yapacağım? dahiliyeye mi gitsem, diyetisyene mi' derken bu diyet seferberliği başladı.. Ve ben rahat ettim.

Oğlum da çok tatlıcı! Benim rezil cadılar kraliçesi o kadar beni kendi dramlarına sürükledi ki,  onun da yeme alışkanlıklarındaki sağlıksız eğilimleri bilsem de bir şey yapamaz durumdaydım. İnsanın gerçekten de önce kendisini kurtarması gerekiyor.. Şimdi Teo'ya da daha serin kanlılıkla doğrusunu hatırlatıp, yemesi için konuşuyorum, o da bir minik kuş olduğu için dinliyor.. Benim oğlum tam bir minik kuş gerçekten! Kendisinin iyiliği için olan şeyleri nasıl da benimser benim kuşum!

Sadece, aklımı tam veremediğim için, henüz değişik tatlar türetemediğim için, bu diyet programı bana yavan geliyor. bu da can sıkıntısı ve ardından disiplin sorunları yaratıyor. sadece doğru besinleri seçme ve az yağla pişirmekle kalmayıp, bir de yaratıcı tarifler bulup, bunları uygulasam süper olacak.
Hadi hayırlısı, dileğim bu olsun!

Teşekkürler Mehtap Hanım ve çorbada tuzu olan herkes!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder