Çarşamba, Ocak 04, 2012

Sanki bir şeyleri öğrenme ya da fark etme arefesindeyim..
İnsan bazı duygularını fark edebilir, ya da onları sadece yaşar. Bu derece derinden etkilenerek yıllarca yaşanmış olan duyguların bir noktada farkına varılması ve dışına çıkıp oradan da bakılabileceğinin fark edilmesi etkileyici bir keşif gibi.. Aklıma John .Keats geliyor. .Keats duygunun kendini sarmasından değil, onu işgal etmesinden, ele geçirmesinden bahseder. Şiir bunu vermelidir. Ben ne kadar iyi anlıyorum bu nahif şairi kendimce.. Bu kadar kuvvetli yaşayan varsa duygularını bilir; bunlar insana diz çöktürecek güçtedir. Bir kere uyandılar mı içinizde yüzlerce at koşturmaya başlar tozu toprağa katarak.. Sizi dinlemez, önüne katar görürür, bir yere bırakır. Bilemezsiniz kendinizi nerede bulacağınızı. Sizi bıraktıkları yerden önce inmeniz de imkansızdır; bir kaçırdıysanız bu yabani kısrak sürüsünü, üzerlerine binip yelelerinin arasında uçuşma şansını da kaybedersiniz.. Çoğu zaman sizi nereye kaçırdıklarını bilmeden, sadece bu yolculuğu yaşamak adına biz insanlar bineriz kulak veriririz bu yaban sürüsünün çağrısına ve atlarız bu görkemli, güçlü vasıtaların sırtına. Öyledir. İşte .Keats bunu bilir. O güçlü tarafımız karşısında savunmasız kalacağımızı bilir. Böyle olmalıdır da..
Buraya bu süreci fark edip bu yaban sürüsünü ehlileştirmekle ilgili yazacaktım. Ama hayır.. Bu mümkün mü değil mi bilmiyorum açıkçası, ama mümkünse de ben buna yanaşmayacağım, onu biliyorum. Seviyorum duygularımı ve tutkularımı. Boyasınlar hayatımı dilekdikleri renge. Başucuma asacağım. Farkındalığı reddetme kararım..
Siz de sahip çıkın ve her çağrıya kulak verin.
sevgiler:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder