Perşembe, Nisan 14, 2011

Yazınca..

Aslında buraya yazmanın terapötik etkilerinin peşinde değildim ilk başladığımda. İyi izler bırakma amacıyla başladım. Hatta bu yazdıklarımdan 1-2 yıl sonra kitap çıkar mı diye de düşündüm.. Fakat belli oldu ki buraya bir şeyler yazdığımda kafamı toplayıp, pek çok meseleyle bir tür barış imzalıyorum. Barışmadan da yola devam etmek çok güç. Kendini ifade etmek var olmakla eşdeğer benim için. Bende iz bırakan olayları, ya da o izleri kendi kalemimle tekrar "sketch" etmeye hakkım var. Gücüm de var. Her zaman değil sadece.. Olsa ne güzel olur!

BUgün karmakarışık bir gün olsa da derledim topladım, evdeyim işte! Niyet ettiklerimin hepsini yapamasam da, döneklikler etsem de. Sabah oğlumu okuluna bırakma faslı, eve dönüş, çıkmadan hazırlanma, bugün yapılan 4 saat sınav gözetmenliği - arada öğrenci asistanımız sağolsun 45 dakikasını devraldı - banka işlemlerinin aradan çıkarılması, oraya buraya hatırlatma notlarıyla haftasonunun organizasyonu, gözetmenlik sırasında 2 saatliğine tekrar bakıp son kez düzeltme turuna çıktığım, 1 yıldır bekleyen makalem, her ne kadar 'bu ders benim değil, hocam da uğraşmak istemiyor, kopya çekenleri avlamayacağım' niyetiyle kendi makaleme başımı gömmüş olsam da, kör gözüne parmağı şeklinde kopya çeken bir öğrenciyi yakalamadan duramamam, bunun can sıkıntısı (neredeyse utanacağım yakaladığıma- şimdi iş çıktı, buna kurtarma ödevi ver, vakit ayır, ne yazık ki mazeretlerine maruz kal..), neyse ki okuldan kapıyı çekip 1 saat evvel çıkabilmem, çünkü bugün oğlumu babası değil ben alıyorum, semt pazarının çilekeş trafiğinde gözleri yuvalarından fırlamış tam bir "alpha bitch"e dönüşmüş dev jipin içindeki kadından el kol hareketi ve muhtemelen o dev arabası kadar hakaret yemem (biz kadınlara ne oluyor böyle?), ergenliğe doğru hızla yol alan oğlumun acaip konulara ve sözcüklere neredeyse obsesif bir ilgi geliştirdiğini görerek girdiğim ek kriz ve bu sebeple akşam yemeğini dışarda yiyelim teklifimi geri çekerek ettiğim döneklik.. Bu dönekliklerim çok çoğaldı! Haftasonu da arkadaşımını sürpriz doğum günü partisinden döneklik ettim! Gidemedim işte..Bu benim bildiğim Bahar değil, kim acaba? 25 Mayısta yaş kırk. Rakamla ifade etmek şart değil. :)
Ve işte ev! Dışarı çıkarmayacağım için özür kahvaltısı, kendime verdiğim yarım saat internet iznini tüketmişim, fark ettim. Şimdiki meselem öğrenci asistanımızın memleketinde çıktığını anlattığı değişik bir otu merak edip google dan baktığım için sağolsun annesinin otu hemen 3 güne göndermesi... şimdi bu ot temizlenecek, allem edilip kallem edilip pişirilecek ve bir kısmı da yurtta kalan asistanımıza götürülecek yarın. bari bu güzelliği yapayım.. Kendimin acaip bir versiyonuna dönüşmekteyim..ve bana hiç tanıdık değil bu versiyonum! Fazla "cool" yirmili yaşlarımda olsam bu halimden acaip etkilenirdim ama şimdi kaçacak yer arıyorum! Hiç tanıdık değil! O tanıdık duygularıma dönmek için yapmadığım acaiplik kalmadı ama olmuyor.. Hayırlısı diyeyim.. Korkutmuyor bu beni. Açık denizler ve ufuk önümde....
Evet. Böyle düşünmek ve hissetmek beni rahatlatıyor.. Düşünmek kolay, ama neyse ki his de orada, sağolsun:))
Hislerimiz olmasa ne yapardık??
Sevgiler

1 yorum:

  1. Hislerimiz olmasa bazen daha mutlu olurduk ama onlarsız yapamazdık...

    YanıtlaSil