Çarşamba, Temmuz 28, 2010

Nerede kalmıştık?

Merhaba,
Tabi ki ilk haber, minik kuşumun dönmüş olması! Babaannesinin börekleri, karne harçlığı ve hikayeleriyle beraber. Her akşam beni aradı! Peşin peşin, "anne, burada canım sıkılıyor, seni her akşam arayacağım böyle" diyerek tembihledi hatta! Benim oğluşum da bir şehir yaratığı olmuş galiba. Ben de tabi klasik cevabı verdim: "Sıkıntı, yaratıcılıktan hemen bir evvelki adımdır, ha gayret, biraz daha sıkıl...".. (Yeni bir cevap bulmam lazım artık) O da kaleme kuvvet, yeni labirentler çizmiş; araba labirenti, şu labirenti, bu labirenti.. Labirent yaşını geçtik halbuki diye düşünüyor bu anne. Halbuki o sevdiği şeylerden kopmayan akıllı bir çocuk işte. Labirent çizmeyi seviyorsa çizsin, değil mi? Yalnız bunları birinin çözmesi gerekiyor bir de! O da benim tabi.. hmmm...psikanalitik yoruma açık bir durum tespit ettim burada! ;)

Ağustos ayına geldik. Tatil gerekli. Kaş ya da Kekova'ya gitmek istiyorum. Kaş, aylardır kulaklarımda çınlıyor! 'Yaz' diyorum, içimden 'Kaş' sesi yükseliveriyor! Ne hikmetse. Galiba oraya gideceğim. Oğluş ilk kez görecek. Belki abim de gelir (ilgili heceleme hk. bkz. evvelki yazılarım). Onun oğlu da. bakalım..

Evet. aklım boşaldı. Halbuki şunu da yazsam, bunu da desem diye kaç şey aklıma geliyor gün içinde! halledilecek sinir işler grubunu da oldukça hafiflettim. Kendim de hafifledim: 3 kg verdim, Mehtap Hanım sağolsun!

Havalar çok bunaltıyor. Gece uyumak zor. Allah hastaların, hamilelerin, yaşlıların yardımcısı olsun!
Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder