Pazartesi, Şubat 27, 2012

Karışınca

Keşke hayatta pek çok şeyi karıştırdığımızı fark ettiğimizde içine vanilya, şeker, portakal kabuğu, tarçın, yaban mersini, badem, fındık, yer fıstığı da atıp fırına verip bunlardan kurabiye çıkarsak!

pfpfpfpffffff!
hayırlısı bakalım!


bunlar başka karışım.. baston cinleri!
asli adı bastonçini al cumino olup, pek sevdiğimiz İtalyan Aşkı kitabından yapılmıştır.. öyle her önüne geleni karıştırarak yapımamıştır elbet, en sevimli malzemelerinin başında lor peyniri ve bol kimyon bulunmakadır ve artık pastaneden baton alma dönemi sona ermiştir!
sevgiler :)
(ben hala her şeye şeker ve vanilya katabilme hayalleri içindeyim ama!)

Çarşamba, Şubat 15, 2012

14 Şubat'ın kerametine erdim..

Şöyle ki, nice 14 Şubattır ilk defa şöyle bir şey oldu (aslında ilk):

Gün zorlu geçecek fikriyle ve daha sabah 7'den beri duyduğum aşırı yorgunluk nedeniyle (ve akşam da eve uğramadan doğrudan annemlere gidebilmek için) Cadde'den bindiğim servise kadar arabayla gidip, arabayı paralel sokağa park ettim. Puslu, soğuk havada Cadde'ye kadar bu düşüncelerle yürürken, tam da kahvecinin köşesinden caddeye inmişken, ... Aaaa.. Bugün 14 Şubat! Sevgililer Günü! Ay ne güzel! İçim açıldı birden.Bir neşe, rahatlık, o soğuk, puslu sabahta bir gevşeme hissettim, muhtemelen kış düşüncesinden artık daralmış, büzüşmüş bedenimde.. Neden kendime olumsuz pay çıkarayım ki bu iyi niyetli günden? Neden toplumsal eleştiri derdime malzeme edeyim? Ha yılbaşı pazarından sonra buna sarmaya başlıyorlar. Evet! Sarsınlar.. Herkes zaten her an tüketmiyor mu? Efendim, sevgililer ayrıca tüketme halindeler bu günü; sevgililik haline garezi olanlar ayrıca tüketme modunda.. Tüketsinler?

Sevgiye ayrılmış bir gün bu. İnsanlar sevginin pek çok farklı yaşamının olduğunu bilirler tabi ki, ama sevgilinin sevgisi hep ayrı bir şeydir. Olsun?

Sevgiye ya da sevgiliye ayrılmış bu günü kutlayanlar olmasaydı ne olacaktı? Etrafta yaşanan o heyecan güzel, bu kesin. Ben bunu takdir etmeyi ve şükran duymayı öğrendim. Sanki tatilde yabancı bir ülkeye gitmişim de orada güzel bir yerel festival yakalamışım gibi bir his bu.. Etrafta olan, o gün hayatı sarmalayan bir his bu. Bence çok güzel!
İyi ki varsınız aşıklar:) Ve tabi ki, iyi ki varsın ey AŞK!
:)

Çarşamba, Şubat 08, 2012

evin kokusu

evim şu an  nasıl kokuyor...
bu yandaki şaheserler bir atmasyon hamur işi. Teo okuldan dönünce illa sütüyle bir şeyler yiyecek.
benimse sabah sabah kafam hafif bozuk ve boş olduğundan soluğu mutfakta aldım. hava berbat, tarife gerek yok. sabah sahile indim, atkı vs bırakmak için bahsettiğim hanıma. ne yazık ki dün sabah bot bırakacağını söyleyen kişi uğramamış.. olsun, ne yapalım. bulacağız bot bir yerlerden..
arabamda Brecht okudum 1 saat. ayaklarım donunca da döndüm. bu havada sahilde hala koşan ve yürüyen insanları görünce insan denen varlığa hayretim ve hayranlığım tazelendi! Seviyorum bizi!!

şu an evim nasıl kokuyor biliyor musunuz:))
öyle bir koku ki, bütün yalnızlık, zorluk, yoksunluk duygularını önüne katıp gönderen bir koku bu! Mutluluk ve sıcaklık kokuyor evim bu atmasyon cookieler sayesinde..
içinde ne yok ki.. yulaf unundan limon kabuğuna.. Mısır Çarşısından alıp da şu an adını hatırlayamadığım acaip ekşi minik üzümlere kadar.. yaban mersini mi acaba?
bir de kahvemi alıp masama oturduğumda basan bir Yumak efendi:

"burada ben bir şeyler mi kaçırıyorum yoksaa?? Nolamaz bensiz olmazzz"
:)

Pazartesi, Şubat 06, 2012

Offf Yine soğuyor havalar:(

(FOTO:Ann Albers)

Evet! Ne güzel hayat normale dönüyordu? her sabah aynı güzel şeyleri yaparak akıp gidecektik? çarşamba fırtına geliyormuş. Bugün de öğlen vakti döndü hava. Ben sahildeki kafelerden birinde oturuyordum, güzelce kabanımı şapkamı çıkarmış çalışırken yarım saat içinde değişiverdi hava, sanırım saat 12 civarında. Tabi ki içeri kaçtım..

Bu hava değişimi hayata muhalefet yaratmasın lütfen. Sabahları nasıl yürürüm sonra?
Bakın bu sabah biriyle tanıştım. Aslnda tanışmadım, yani adını hala bilmiyorum. Sahildeki belediye plajınıın hemen girişindeki bir kabinde yaşayan bir hanım var. Ona geçtiğimiz haftayı nasıl geçirdiğini sordum, o berbat havaları! O fırtınada plajdaki bir güvenlik kabininde olduğunuzu düşünebiliyor musunuz? Fırtınanın ilk çıktığı gece salon camlarım aşağı iner mi diye korktuğumu hatırlıyorum da! Bu hanım denize 5 m. uzaklıkta ve aynı seviyedeki kübik kabinde geçirdi o fırtınayı.. aklım almıyor!  Bilmiyorum, acaba başka bir yerde miydi?

Fakat, o minik kabinin içini görecektiniz!yarısı yatağı zaten.. bir minik piknik tüp. orta boy bir akvaryum! içi, seçebildiğim kadarıyla kırmızı balık dolu:) yatağının üstünde bir kedicik ve bir de kıvırcık, güzelim bir fino sahiplenmiş; bakın onun adını öğrendim: Tina! o da çok tatlı  bir köpek.. kabinin yanında da minik bir bahçe yapmış, domatesleri falan var!

Beni kabnine davet etmesinin sebebi bu havaları nasıl geçirdiğini, bir ihtiyacı olup olmadığını sormam oldu sanırım. Pek beklemiyordu ama sevindi, anlattı.. Sonra ben de hatırladım, köşklerden birinin duvarının dibinde ağaçların altında bu hanımı görüyordum. Sanki bira içiyordu gibi hatırlıyorum ama emin değilim.. Muhtemelen polisler veya belediye ona bu büyükçe kabini verdiler ve o da işte şimdi bana sıcacık görünen bu minik evini yaptı.. Sahildeki umumi WC'yi kullanıyor, biliyorum, daha evvel de gördüm bu hanımı defalarca ama bu havaları nasıl atlattığını merak edene kadar konuşmamıştım.

bana bir kaç ihtiyacını söyledi. Arkadaşlarıma e-mail yolladım ve hemen cevap geldi, sağolsunlar.. Bakalım bu nasıl bir bağ olacak.. Sizinle de paylaşırım,
sevgilerle:)

Cumartesi, Şubat 04, 2012

Yarın sabah

Birazdan çıkacağım. Bölümümüzün aramızdan ayrılan iki değerliler değerlisi, tontonlar tontonu hocasını uğurlama yemeği bu. Moda'ya gideceğim. Trafiği hesaba katarak 15 dakikaya çıkmalı.. Aman renk olsun ne olur diyerek geçen hafta Zeynepcimle aldığım gül kurusu-açık kahve çizgili zarif hırkamı da dolaptan çkarıp tedavüle sokuyor olmaktan da pek memnunum.. Bu iyi bir yöntem, bir yeni kıyafeti ilk giyişte ona tepkili olup kendimi rahat hissetmediğim için her yere bir süre giymem gerekecek bunu şimdi.. Neyse. Herkesin bir antikalığı var, bu da benimki. Yeni şeyler alerjik benim bünyeme..

Ama asıl önemli olan yarın sabah yürüyüşüme çıkacağım! Tatil ve havadan ötürü 2 haftadır yürüyemiyorum ve kendimi pörsümüş hissediyorum.. Ve yorgun ve bitkin.. Ve tabi ki koşucumu da özledim :) Bana şans dileyin:))
sevgiler,