Salı, Aralık 06, 2011

Öncesi sonrası

Merhaba,
Bugün üniversitenin bir tanıtım gezisine katıldım, Florya'da bir okula gittik. İstanbul'un bir ucundan çıkıp, öbürüne gittik!

Okul güzel bir organizasyon yapmıştı, 2 kere 20 dakikalık bölüm tanıtımı yaptık; 12. sınıf öğrencileri de sınıfların arasında koşturup durdular.. Sırtlarında "eventually graduated" yazan son sınıf tişörtleriyle pek tatlılardı.. darısı minik kuşun başına! hepimizin miniklerinin tabi ki:)

Ama beni buraya bir şeyler yazmaya sevk eden şey nedir asıl onu anlatayım: Şimdi, ben topu topu 7 yıldır yüksek öğrenimde hocalık yapıyorum. Uzun zaman denmez buna. Ama, öğrencilerin duruşlarından, bakışlarından nasıl yol alacaklarını anlar oldum. Bugün karşıma dizilen öğrencilerin hangilerinin 3-4 not ortalaması bandında, hangilerinin 2'nin altnda olacağını gördüm! Ama işin eğlenceli tarafı, üniversiteye girip de, "ohh attım kapağı" rehavetine kapılıp ilk 2 yılını o rehavette geçirip ortalamasını yerlerde süründürüp, hocaların zihninde de, "hm, bu nasıl düzeltecek halini, battı balık yan gider" kategorisine düşen öğrencilerin yerleştirme sınavı öncesi hallerini gördüm! Bu arada, rehavetinden silkinip gayet iyi toparlanan öğrenciler her zaman olur, o ayrı mesele.. Ama bazıları vardır ki hocaya bu mesleği neden seçmiş olduğunu tekrar tekrar düşündürürler sağ olsunlar:) Bereket! Bu öğrenciler mesleğimizi ne kadar sevdiğimizi hatırlar bize! İşte derste bir türlü rehavetlerinden uyandıramadığımız bu sevgili öğrencilerimizin "ben hangi üniversiteye gireceğim" telaşlarına tanık olmak pek hoşuma gitti! Hafiften bir haz duygusu! Acısı mı çıktı ne..:)
Affınıza sığınarak, sevgiler:)